16 Mayıs 2011 Pazartesi

NIVEA'NIN 100.YIL KUTLAMASI - ORADAYDIM !!!

 Malum mavi kutu. Hepimizin elinden geçmiştir ömründe en az bir kere. Ya anneannemizin banyosundan, ya annemizin makyaj masasından ya da teyzemizin dikiş çantasında iğnelerini koyduğu kutu olarak hatırlarız onu. Sadece mavi kutu değil tabi, çeşit çeşit Nivea ürününden hiç kullanmamış olan kimse yoktur herhalde. Hayatımızın her döneminde herhangi bir ürünüyle evimize girmiş olan bence samimi bir markadır Nivea. Burnu havada değildir, herkes tarafından kolayca ulaşılabilir. Sanırım Nivea'yla ilgili en sevdiğim şey de klasikleşmiş olan kokusudur, çocukluğumdan beri burnuma yapışmış kalmış sanki :) Nivea'nın krem kokularının farklı coğrafyalara göre değişik üretildiğini biliyor muydunuz? Mesela Arap ülkeleri için üretileni merak edip kokladım, "musk" ağırlıklıymış, çok yoğun, ağır bir kokusu var, gerçekten de tam oralar hitap ediyor. Nerden biliyorsun, nasıl kokladın, Arabistan'da mıydın derseniz... öhöm öhöm, 8-10 Mayıs'ta Hamburg'da şahane bir cruise gemisinde bir tarafımda Nivea'nın yeni yüzü Rihanna, markanın 100. yaş kutlamasındaydım! Şaka değil!

Böyle güzel sürpriz olur mu? Bir gün Fikri Mühim'de, tüm samimiyetimle, herşeyden habersiz bir anket doldurdum, hoop Nivea beni Hamburg'a götürdü. Çok şanslıyım nazar değmesin! Meğer anket Nivea tarafından yaptırılmaktaymış, amaç Nivea'yla gönül bağı olan birkaç Niveasever'i Hamburg'a götürüp, mavi kutunun 100. doğumgününü bir cruise gemisinde beraber kutlamakmış, gezmek tozmak, yemek içmek, yaklaşık 800 benim gibi Niveacıyla beraber canlı canlı dünya şekeri Rihanna'yı dinlemek, cruise gemisindeki Nivea müze - laboratuvarını gezip bilgi almak, masajlar, cilt analizleri yaptırmak, aramızda olan çok hoş ve yakın Figen Batur'la sohbet etmek, "Sokak Arası Tatlar" köşesinin yazarı Melis Çalapkulu'yla yemelerden içmelerden dem vurmak, 6 aylık bir taze anne olarak biraz soluklanmama vesile olmakmış :)

Özeti budur Hamburg'da geçen 3 güzel günün. Ortak noktamız Nivea sayesinde bir araya geldiğimiz yeni arkadaşlarım Melda, Didem, Pelin, Serra, Iraz ve Gözde'ye, tüm samimiyetleriyle bizimle ilgilenip bu güzel seyehate emek veren Nivea çalışanları Aslı ve Duygu'ya ve de Şahika'ya teşekkür etmek isterim.

Fotoğrafsız olmaz tabi, buyrun :

Nivea Haus - Hem Nivea ürünleri satılıyor hem de cilt bakımı vb. hizmetler var.


















Gemiye giriş için kayıt sırasında...














Kamaramın Nivea ürünleriyle donatılmış banyosu...Rihanna'lı özel üretim mavi kutuya dikkat :)


















Bildiğin Rihanna :) Alıp eve götüresim geldi, pek şeker!


















1911'de üretilen ilk Nivea kutusu...














Gemi'deki süslemeler...














Gelelim yemelere içmelere, zira burası bir yemek bloguydu en son bıraktığımda :9

Sarımsak çorbası: İlk defa yedim, çok sevdim. Yoğun sarımsak tadının arkasına gizlenmiş patates vardı sanırım. Bu arada masadaki çatal-bıçak sistemi nefis. Bir askıda herbirinden 10-12 tane olmak üzere çatal-bıçaklar ve peçete-tuz-karabiber masanın ortasında duruyor. Garsona servis aç, servis düzelt derdi yok. Bütün gemilerde böyle mi buraya has birşey mi bilmiyorum. Sevdim...


















Şahane bir sistem daha! İlk günü öğlen yemeğinde büfeye çiğden et-tavuk-deniz mahsulleri, sebzeler, soslar (tatlı ekşi sos, soya sosu vs) ve yarı pişmiş erişte, pirinç çeşitleri dizilmişti. Tabağınıza hepsini birarada alıp aşçıya veriyorsunuz, o da hepsini karıştırıp wok tavasında harlı ateşte pişiriyor. Galiba Moğol işi yerlerde de var bu sistem. Bunu da sevdim...


















İstakoz salatası...














Somon füme...














Vişneli sos ve patates-kestane püresi eşliğinde ördek...














Kapanış sorbe ile...

















İşte böyleee! Zaten sevdiğim Nivea ürünleri artık daha bir sever mi oldum ne? :) Nivea'ya nice mutlu yaşlar ve teşekkürler! Bir başka 100. yaş kutlama etkinliğinde buluşmak üzere, esen kalın!

Hiç yorum yok: